Helló mindenki ! Bugün Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye gidiyoruz o yüzden merhabamız macarca 😛 Budapeşte, 1873 yılında Tuna nehrinin Buda ve Peşte adlı iki yakasının birleşmesiyle oluşmuş bir şehirdir. Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olup yaklaşık iki milyon nüfusa sahiptir. Milattan önce ve sonra olmak üzere birçok tarihi olaya şahitlik etmiştir.
Macarca adı Duna olan Tuna Nehri Budapeşte’nin kuzeyinden başlayıp güneyine kadar devam etmektedir. On ülkenin kıyılarına ulaşan, sayısız kültür ve medeniyete ev sahipliği yapan, aynı zamanda eski ticaret yolu olan Tuna nehri, Orta Avrupa’nın ruhudur diyebiliriz. Ufak bir nehir turuyla hem nehir kıyısındaki görkemli mimariyi hem de nehrin tarihi ruhunu keşfedebilirsiniz.
Budapeşte Parlamento Binası
Şehrin iki yakasından biri olan Peşte’de, Tuna Nehri kıyısında yer alan Parlamento Binası, 1885-1902 yılları arasında inşa edilmiştir. Macaristan Ulusal Meclisi’nin oturumlarına ev sahipliği yapan görkemli yapı, din ve devlet işleri arasındaki dengeyi sembolize etmesi için Aziz Stefan Bazilikası ile aynı yükseklikte tasarlanmıştır. Neo-Gothic mimarinin müthiş bir örneği olan bina 100 yıldan yaşlı bir binadır. Binanın yapımı için hiçbir masraftan kaçınılmayıp yaklaşık 40 kilo altın kullanılmıştır. Tarihsel ve sanatsal tarzı ile her ziyaretçinin kesinlikle görmesi gereken ve Orta Avrupa’nın en çok turist çeken yapılarından biridir.
Szechenyi Zincirli Köprü
Szechenyi Zincirli Köprü’sü, Tuna nehrinin ikiye böldüğü şehrin iki yakasını birbirine bağlayan, yapımı 1849 yılında tamamlanan ve nehir üzerindeki yedi köprüden en eski olanıdır. Budapeşte’de birçok köprü olmasına rağmen bu köprü şehrin simgesi olarak görülmektedir. Ulusal kutlamaların yapıldığı ve şehrin en romantik noktalarından biri olması sebebiyle bekar erkeklerin en çok evlenme teklif ettiği nokta olarak biliniyormuş 😀
Köprünün her iki ucundaki aslan heykelleri sebebiyle mimarı William Clark ile ilgili değişik bir hikayesi de var. Hikayeye göre İngiliz mimar köprüyü hatasız yaptığını iddia edip bununla bolca övünürmüş ve köprüde hata bulan olursa köprüden atlayacağını söylemiş. Açılış günü bir çocuk aslanların dili olmadığı için ağlamaya başlayana kadar kimse köprüde bir hata bulamamış ;D Köprüdeki aslanların gerçekten de dili olmadığı farkedildikten sonra ve mimar söz verdiği gibi köprüden atlamış. Ancak yükseklik az ve nehir suyu sıcak olduğu için ölmekten kurtulmuş. E tabi o yükseklikten atlarsa ölmeyeceğini biliyormuş, bir kurgu yapayım da açılış neşelensin demiş, şakacı birisi 😀
Balıkçı Tabya’sı (Fisherman’s Bastion)
Budapeşte’nin en fazla turist çeken lokasyonlarından biri olan Balıkçı Tabya’sı (Fisherman’s Bastion), şehirdeki en iyi panaromik manzarayı sunmak için 19. Yüzyılda gözetleme kulesi olarak tasarlanmıştır. Budapeşte’yi oluşturan iki yakadan biri olan Buda’da, Tuna Nehrine hakim bir tepede yer alıyor. Mimar Frigyes Schulek tarafından inşa edilen yapı, ismini bölgede geçmişte yer alan balık pazarından alıyor.
Tabya, 895 yılında Macaristan’ı kuran ve Karpat Havzasına yerleşen yedi Macar kavmini temsil eden yedi kuleye sahip. Yapımında Ortaçağ zamanlarından ilham alınmış ve film stüdyosunu anımsatacak derecede ilgi çekici bir mimariye sahip. Şehri kuş bakışı görmek isteyenler için nokta atışı olabilecek bir mekan. Ayrıca içerisinde Budapeşte’ye özgü yiyecekler ve içecekler tadabilmeniz için birden fazla kafe ve restoran bulunmaktadır. Balıkçı Tabya’sı, benim Budapeşte denilince aklıma gelen ilk mekan, gerçekten çok beğenmiştim
Kahramanlar Meydanı (Hösök tere)
Macaristan’nın bininci yıldönümünü kutlamak için düzenlenen Kahramanlar Meydanı (Hosök tere), şehrin en etkileyici meydanıdır. Meydanın tam ortasında bulunan Budapeşte Millennium anıtı, Macarlar’ın bin yıllık tarihini anmak için buraya dikilmiştir. Merkez sütundaki Archangel Gabriel (Cebrail), kutsal Macaristan tacını ve Hristiyanlığın kutsal hacını elinde tutar şekilde durmaktadır. Sütunun altındaysa atlı 7 macar lider bulunuyor. Kralların heykelleri ve diğer önemli tarihi figürler meydanın her iki yanındaki kolonlar üzerinde bulunuyor. Meydandaki heykel dizilimleri ve büyüklükleri dikkat çekici. Macaristan’ın bir sürü tarihi olaya ev sahipliği yapmış olduğunu düşünürsek görülmeden dönülmemesi gereken oldukça etkileyici bir meydan.
Budapeşte için George Ezra’dan Budapest şarkısı gelsin o zaman. Umarım keyif aldığınız bir yazı olmuştur, bakalım Budapeşte’den sonraki durak neresi olacak? 😛 Bir sonraki rotada görüşürüz!