Edebiyat tarihi insanlık tarihinin başlangıcı ile aynı zamanlara denk gelir. Antik çağlarda birer hatip olan imparatorlar ve düşünürler şiir yolu ile halkı etkilemiştir. Bunun dışında efsaneler, hikaye ve öyküler, romanlar da bu süreç içine dahil edilir. Halkların kendi söyleşileri, efsaneleri, destanları edebiyat biliminin parçalarıdır. Bunun dışında meraklıları için ilk edebiyat tarihçileri kimlerdir?
Edebiyat Tarihi Nedir?
Geçmiş yıllardan günümüze ulaşmayı başaran edebi eserleri inceleyen, tarihsel inceleme ve araştırma yapan bilim dalına edebiyat tarihi denir. Edebi eserler ait olduğu döneme dair çok fazla bilgi ve belge sunar. Bu da aydınlatılmayı bekleyen tarihsel gizemleri ortaya çıkarır. Edebiyat tarihi toplumların geçmişte üzüntüleri, sevinçleri, endişeleri ve korkuları hakkında çok büyük kanıtlar taşır. Öyle ki yazı yazmayan eski toplumlar şiir ve öykülerle kendi gelecek ve geçmişlerini dillendirmişlerdir.
Edebiyat Tarihinin İlk Ortaya Çıkışı
Bu alan çok geç ortaya çıkmıştır. İlk çalışmalar İslam coğrafyasında İbn-i rüşt ve İbn Haldun tarafından yapılsa da günümüzde pek fazla dile getirilmez. Bunun aksine İspanya merkezli 15-16. Yüzyıl arasında şiir üzerinden tenkit ve teori çalışmaları yapılmıştır.
Ancak ilk basım çok geç olmuştur. 18. Yüzyıl da İspanyol, İtalyan, Alman tarihçiler İngiliz edebiyatı tarihi üzerine yazılı araştırmalar yapmışlardır. En erken dönemde ise 1700 lü yıllarda Fransa ön ayak olmuştur. İlk edebiyat tarihçileri daha çok tenkitçi bir yaklaşım ele almıştır. Onların eserleri edebi tarih alanına dahil edilemeyebilir.
Fransa’da Edebiyat Tarihçiliği
Bahsedildiği gibi ilk edebiyat tarihi çalışmaları Fransa’da yapıldı. İlk ciddi İngiliz edebiyatı tarihçisi Hippolyte Taine olarak kabul edilmektedir. Onun izinden giden diğer önemli bilim insanı ise Ginguené İtalyan edebiyat tarihini yazmıştır. Bu dönemde en büyük çalışmayı yapan ise François Granet’in “Edebi Eserler Üzerine Düşünceler” adlı büyük ansiklopedisi çok ciddi bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Bu eser ile birlikte modern edebiyat tarihçiliği kurulmuştur. Kendisinden sonra ise Fransız edebiyatı üzerine benzer eserler yazılmış; Villemaine “Fransız edebiyatı Tarihi” adlı eser ortaya çıkarmıştır. Nisard ise dogmatik eserlere yeni bir soluk getirmiştir. Sainte Beuve edebiyat yazarlarının otobiyografileri konusunda bir ilk olmuş, Taine ise edebiyat tarihi teorisini ırk, çevre ve çağ olarak üç boyutlu olarak çizmiştir. Bu da edebiyat tarihçiliği için bir ilktir.
İlk Eserler
İlk edebiyat tarihi eseri Granet tarafından yazılmıştır. Onun ardından gelen tarihçiler pek çok yeni yorum kata kata bugün ki edebiyat tarihinin temelini atmışlardır. 20 yüzyıla gelindiğinde yeni bir tartışma ortaya çıktı. Var olan araştırmalar üzerine edebiyat eleştirileri ve edebiyat sosyolojisi eklendi. Thibaudet edebi eserlerin iç tahlilini yaptı ve “Genesé” adlı eseri yazdı. Toplumların örf adet, yaşayış ve zevkleri üzerine incelemeler yaptı. Bu gelişmeler Avrupa’da devam ederken Rusya kanadında ise Edebiyatın gelişmişliği apaçık ortada iken Rus yazarlar Plekhanov önderliğinde Marksist felsefeyi edebi eserler üzerine uyguladı, böylece eserleri sosyal ekonomik bir olay olarak kabul etti.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası
Tüm bu bahsedilen eserler yeni yetme tarihçiler tarafından eleştirildi ve yanlış bulundu. 1946 yılından sonra yeni tenkit dönemi başladı ve Wellek tarafından sistematize edilen görüşe göre geçmiş eserlerin tek amacının edebi eserlerin tarihi yaklaşımını araştırmaktan çıkıp diğer bilim dallarına yönelmeleri olarak tanımladı.
O edebiyat tarihini bağımsız ve kendi başına bir vakıa olarak görüyordu. Gerçek edebiyat tarihinin edebi eserler içinde olduğunu, farklı alanlara girilmemesi gerektiğini düşünüyordu. Bu tarihten itibaren günümüze dek ulaşan edebiyat tarihi incelemeleri ve yazıları bugün toplumların şekillenmesine de yardımcı oldu.
Osmanlı ve Modern Türk Edebiyatı Tarihçileri
Dünyada bu gelişmeler olurken Osmanlı da onlara ayak uydurmaya çalışıyordu. Nitekim Türk yazarlar ve araştırmacılar arasında oldukça değerli ve kaliteli şahsiyetler bulunmaktaydı. Ancak tüm bunlar özgün olmaya yetecek kadar gelişmiş bir ortam bulunmuyordu. Batıdaki ve Fransız etkisinde kalarak ortaya çıkmış olan Türk eserleri çoğunlukla antoloji ve biyografi içerikliydi. Tezkire bunlara en sağlam örnektir.
Gerçek anlamda edebiyat tarihi çalışmaları ise Tanzimat sonrası başlar. Ziya paşa en önemli edebiyat tarihçileri arasındadır. Keşf-i zünun, belagat, mecmua ve güldeste edebi tarih çalışmaları ürünüdür. İlk Osmanlı tarihçisi Abdulhalim Memduh olarak kabul edilir. Onun eseri olan “Tarih-i Edebiyat” hala okutulan bir eserdir. Daha sonra Fuad Köprülü Edebiyat Tarihi Notları adlı kitabı Darülfünun da ders kitabı olarak okutulmuştur.
Cumhuriyet Tarihi ve Günümüz
Eski harflerin kaldırılmasından sonra Fuad Köprülü nün eseri hala ders kitabı olarak okutulmaya devam etmiştir. Başka bir yazar olan İsmail Habip’in “Türk Teceddud Edebiyatı Tarihi” kitabı kıymet görmüş eserlerden biri olmuştur. Eser Fransız eserleri ile mukayese içerir aynı zamanda subjektif bir bakış açısı ile yazılmıştır bu nedenle diğerlerinden ayrılır.
1928 yılından sonra fazla metot değişikliğine uğramadan günümüze ulaşır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Agah Sırrı Levend “edebiyat tarihi dersleri” Saddettin Ergün “Tanzimata Kadar Muhtasar Türk Edebiyatı Tarihi ve Numuneleri” , Hüseyin Nihal Atsız “Türk Edebiyatı Tarihi” gibi başlıca eserler derslerde okutulmuş, edebiyat tarihçiliği alanında kıymet verilen yapıtlardan olmuştur.
1970-2000 yıllarına kadar Cemil Meriç “Edebiyat ve Sosyoloji” , Nurullah Çetin “Tanzimat’tan Fuad Köprülü ye Kadar Bizde Edebiyat Tarihçiliği” Ö. Faruk Akün “Bir Türk Edebiyatı Tarihi Yazmak Mümkün müdür?” Eserleri ile kendi alanlarında ilkleri teşkil etmişlerdir. Sonuç olarak şuan var olan bir tartışma olarak “edebiyat tarihçiliği 19. Yüzyıla kadar geçerli olmalıdır” savı tazeliğini korumaktadır. 1800 lü yıllardan sonra araştırılmaya değer bir edebi eser bulamayan bazı kesimler var olan bilgi ve belgelerin hala ulaşılabilir olması sebebi ile eski çağları araştırılması gerektiği konusunda ısrarıdır.